teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2014 Perşembe

Kablolarda Zırhlama Nedir, Ne İşe Yarar ?


Elektrik enerjisinin (kuvvetli akım, zayıf akım ve sinyal iletimi) iletim ve dağıtım aşamalarının her noktasında kablolar yoğun olarak kullanılmaktadır. Kabloların, her türlü dahili ve harici ortamlar ile çeşitli çevre şartlarında sorunsuzca görevlerini yapmaları oldukça önemlidir. Özellikle mekanik zorlanmalara karşı kablolarda zırh özelliği bulunmaktadır. Bu yazımızda sizlere kablolarda zırhlama konusunu aktaracağız.



İletken, yalıtkan ve kılıf gibi kablo ana bileşenlerinden bir diğeri de “zırhlama”dır. Zırhlama, bir ara kılıf, dolgu veya başka bir ayırıcı üzerine uygulanır.

Zırhlamanın amacı, mekanik koruma sağlamaktır. Mekanik koruma; darbe, kesme, ezme ve kemirgen gibi dış etkenlere karşı kabloyu korur. Bununla beraber ekranlama ve topraklamaya da destek sağlar.

Zırhlama tipleri kullanılan malzeme ve kapama oranına göre çeşitlilik gösterir. Zırhın, özün üzerini kapladığı alan oranı, kapama olarak adlandırılır.

Zırhlama Tipleri


Buna göre belli başlı zırhlama çeşitleri teknik özellikleri ve kaplama oranları şu şekildedir.

SWA (Steel Wired Armour) Çelik Tel Zırh

► Tel tipi zırhlama,
► Tek tel spiral sarım
► Mekanik dayanım iyi
► Çekme dayanımı iyi,
► Kemirgen dayanımı iyi,
► Bükme performansı düşüktür (yaklaşık %95 kapama).





SWB (Steel Wired Braid) Çelik Tel Örgü Zırhlama

► Mekanik koruma iyi,
► Çekme dayanımı düşük,
► Daha düşük kablo çapı,
► Bükülme daha iyidir ( yak. %75 kapama),
► SWA ya göre daha hafiftir.




STA- (Steel Tape Armour) Çelik bant zırh 

► Basınç ve darbeye yüksek dayanım,
► Kemirgen dayanımı iyi,
► Daha hafif,
► Malzeme maliyeti daha düşük,
► %100 kapama ile düşük frekanslarda endüksiyon koruması,
► Çekmeye karşı dayanımı daha düşüktür.



%100 Yerli Güneş Panelli Fırın

Güneş panelleri çerçevesinde bakacak olursak su ısıtma adına onlarca teknik yazılar okuduk. Ancak bu icat birçok mühendise taş çıkaracak nitelikte. Çünkü; bu icadın sahibi herhangi bir mühendislik eğitimi almamış olan Hüseyin Aslan'a ait. Çalışma mantığına, özelliklerine ve faydalarına bir bakalım.







İcadın Teknik Kısmı


Çalışma mantığı olarak güneş panellerine benzer şekildedir. Odak noktası dememiz bile bize az çok birşeyler anlatabilir. Güneş ışınları çukur aynaya yansır, odakta toplanır ve ısı elde edilir. Bu odak noktalarındaki sıcaklık 250-280 °C arasında değişiyor. Bu olayda her şey pürüzsüz olmalıdır ki; sorun olmadan istenilen sıcaklığa çıkabilsin. Ayrıca camların karartılması, odaklanan ışığın absorbesini kolaylaştırmaktadır.


Şekil 1: Cam tüplerin üretim sahası




 
Peki SunFood’un Faydaları Nelerdir?
 
Daha önce yapılmış olan güneş paneli ocakları gibi benzer mantıkla çalışan bu silindir şeklindeki fırın daha verimli olduğundan dolayı daha çok tercih edileceğe benziyor. Sanıldığının aksine bir yemeği daha geç değil, yaklaşık olarak normal pişirme süresinin yarısına kadar indirebiliyor. En önemli faydalarının başında herhangi bir yakıt ihtiyacının olmamasıdır. Bu nedenle ekonomiktir. Yemeğe herhangi bir yağ konulmadığı için sağlıklıdır. 
 
Fırında neler yapabiliyorsanız her yemeği bunda da yapabilirsiniz. Ayrıca ilgimi çekenlerden biri de çayın dahi yapılabiliyor olması. Kömürlü mangallar ile kıyaslandığında SunFood kullanıcılarına temiz, ucuz, sağlıklı ve güvenli bir yemek pişirme olanağı sağlamaktadır.
 


Şekil 2: Karartma işleminden çıkan cam tüpler




 
 
Yenilenebilir enerji kaynakları her geçen gün farklı alanlarda değişimlere yol açmaktadır. Bu değişimleri desteklemek, girişimcilere yol göstermek bence her yöneticinin yapması gerekenlerdendir. Seri üretimine ilk olarak Lara Solar başlamıştır ve patent haklarını da elinde bulundurmaktadır. Henüz yeni olduğundan dolayı, geniş kitlelere ulaşmamıştır. 

Adana'da Organize Sanayi bölgesinde Ortadoğu Aluminyum çatısı altında Lara Solar bünyesinde çalışan Hüseyin Aslan bu fikrin öncülüğünü üstlenmektedir. Umarım ileriki haftalarda bir röportaj yapma olanağı bulabiliriz.

Henüz piyasada yeni olduğundan dolayı tanınmış bir ürün değil. Ancak kısa zamanda bu ve buna benzer Türk malı ürünleri piyasalarımızda görme imkanı bulabiliriz.  Herhalde ar-ge'nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 



14 Mayıs 2014 Çarşamba

Galaxy Note 3 mü Yoksa iPhone 5S mi?

Akıllı telefon teknolojisinde devleşen iki firma olan Apple ve Samsung ellerindeki kozları piyasaya sürüyor. Note3 ve iPhone 5S hemen hemen aynı tarihlerde üretilmesine rağmen aralarında çok fazla farklar var. Yapılan incelemeleri, detaylı özellikler ve farklılıkları sizler için araştırdık.



Yaklaşık olarak 3 hafta önce Apple şirketinin konferansında sunulan ve 18 Eylül Cuma günü sadece belirli ülkelerde piyasaya sürülen iPhone 5S'in Eylül ayı stokları aynı gün içersinde tükendi. Yeni ulaştırılan stoklarda hemen hemen bitmiş durumda. Diğer ülkelerde bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye'de Aralık ayında tam olarak piyasaya sürülmesi düşünülen iPhone 5S ve bunun yanında Samsung üreticilerinin deyimiyle bu yıla damgasını vuracak telefon olan Galaxy Note 3 arasında iddialı bir çekişme yaşanacak gibi görünüyor. Galaxy Note 3 geçtiğimiz haftalarda piyasaya Türkiye'de piyasaya çok iddialı sloglanlarla sürüldü. Güçlü teknik özellikleriylede oldukça iddialı bir şema çiziyor.
 



 
 
İşlemci ve Hız
 
Samsung'un 2,3 GHz hızında dört çekirdekli Qualcomm Snapdragon 800 işlemcili ve 3 GB Ram'e sahip iken bunun karşısında Apple'ın 64 Bit mimarisi üzerine inşa edilmiş 1.29 GHzhızında çift çekirdekli A7 işlemcili ve 1 GB Ram'li yeni iPhone 5S'i var. Donanım açısından Galaxy Note 3, iPhone 5S'ten daha iyi gibi görünse de, Apple'ın yeni geliştirdiği ve mobil cihazlarında ilk defa kullanacağı 64 Bit teknolojisi sayesinde iPhone 5S hız testlerinde Galaxy Note 3'ün bir adım önüne geçiyor. Buna karşılık Galaxy Note 3 ise dört çekirdekli olmasından dolayı "Multi-Core" yani çoklu işlemci testinde iPhone 5S'e karşı büyük bir üstünlük sağlıyor.
 
Geekbench 3'ün tek çekirdek testinden iPhone 5S 1411 puan alırken Galaxy Note 3 958 ise  puan alabiliyor. Çoklu çekirdek testinden ise iPhone 5S 2552 puan alabilirken Galaxy Note 32976 puan alarak dengeyi tersine çeviriyor.
 


 

Batarya ve Pil Ömrü
 
Akıllı telefonların en kötü yanı olan batarya kullanım süresi kısalığı konusunda ise, Galaxy Note 3 3200 mAh gücünde bir bataryaya sahip iken iPhone 5S'te batarya gücü 1570 mAh ile sınırlı kalıyor. Aradaki farka bakılacak olursa hemen hemen Galaxy Note 3'ün kullanım süresi iPhone 5S'e oranla 2 kat oranla daha fazla görünüyor. 

  

Ağırlık ve Boyutlar

Ağırlık ve boyutları ele alacak olursak, iPhone 5S; 112 gram ağırlığında, 123,8mm - 58,6mm - 7,6 mm boyutunda, Samsung Galaxy Note 3 ise 168 gram ağırlığında 151,2mm - 79,2mm - 8,3mm boyutlarında karşımıza çıkıyor. SmartPhone teknolojisinde ağırlık her zaman birdezavantaj olarak karşımıza çıktığından dolayı iPhone 5S bu konudaki mimarisiyle Galaxy Note 3'ü geride bırakıyor. Boyutlar, kişinin kendi seçimi elinde olan bir konu olduğu için Samsung; büyük ekran,  büyük boyut, Apple ise küçük boyut, zarafet ve göz güzelliği getirir diyor.
 

 
 
RAM ve Hafıza

 
Ram konusunda, iPhone 5S, 1GB ram'e sahip iken, Galaxy Note 3'ün 3GB ram'i var.  iPhone 5S klasik olarak 16/32/64 GB'lık sabit hafızasına karşılık olarak Galaxy Note 3 32/64 GB'lıkhafızaya sahip. Hafıza konusunda iki telefonda bir üstünlük sağlayamazken, RAM olarak Galaxy Note 3, 2GB ram farkla üstünlüğü elinde tutuyor.
 
 
Aksesuar
 
Samsung'un imzasını attığı başka bir teknoloji, Samsung Note 3 ile birlikte kullanılabilenSamsung Galaxy Gear yani akıllı saat ile aynı zamanda eşleşebiliyor. Aksesuar konusunda yeni bir devrim gibi görünüyor. Şuan için sadece Galaxy Note 3 ile uyumlu olarak kullanılabilen Samsung Galaxy Gear daha sonra çıkıcak güncellemelerle Samsung  S3, S4 ve Note 2 işletim sistemlerinde de kullanılabilecek. 
 

 

 

 
 
Ekran
 
Ekran konusunda Samsung Galaxy Note 3'ün, iPhone 5s'e göre açık ara bir üstünlüğü var. Note 3'ün  5.7 inç Süper AMOLED 1920x1080 386 ppi bir ekranı var iken bunun karşılığında ise, iPhone 5S'in 4 inç IPS   1136x640  326 ppi'lik bir ekrana sahip. Görüntü kalitesi ve ekran büyüklüğü olarak Note 3  iPhone 5s'ten bir gömlek üstün durumda oluyor. 
 
 
 
Kamera

Galaxy Note 3 arka kamerasından 13 MP, ön kamerasından ise 2 MP'lik bir kalite ile fotoğraf çekerken, iPhone 5S'te bu değerler; arka kamera 8 MP ve ön kamera ise 1.2 MP. Ön ve arka kameralarda Megapixel olarak Galaxy Note 3 bir adım öndeyken, iPhone 5S'in yavaş çekim teknolojisi, Çift LED flaşı ve 5 elementli lensi görüntü kalitesini dengeliyor gibi görünsede yapılan kullanıcı yorumlarına göre iPhone 5S'in kamerası, Galaxy Note 3'e göre büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Tarafsız olarak çekilen fotoğraflara bakıldığında, netlik ve görüntü kalitesi olarak Samsung Galaxy Note 3 ciddi bir üstünlük kuruyor.

 
 
Aşağıdaki video da detaylı ve tarafsız olarak hem iPhone 5S hemde Galaxy Note 3 kameralarından çekilmiş fotoğrafları inceleyebilirsiniz;
 

  

İnsan Beyni Gibi Çalışan Transistörler Geliyor


Elektronik cihazların bir nevi kalbi olarak tanımlanan transistörler gün geçtikçe geliştiriliyor. Bu alanda ipi göğüsleyen marka olan IBM sanal ortamda insan beyni gibi çalışabilen transistör üretmenin yolunu buldu.





Transistörü insan beynine benzetmeye çalışmalarının amacı olarak, " Minimum enerji, Maksimum verim." diyen IBM bu slogan doğrultusunda çalışmalarını devam ettiriyor. Yapılan deneylerde elde edilen verilere göre kullanılan materyaller değiştikçe gerekli olan enerji ve ortaya çıkan verim değişiklik gösteriyor. 



Bu materyallerden birisi metal oksit. Araştırmacılar metal oksitten daha güçlü ve daha az enerji harcayan bilgisayar devreleri yaratılabileceğini söylüyor. IBM'in araştırma bölümündekibilim kurulu üyesi Stuart Parkin çalışmaların sonunda basına verilen demeçte "50 yıllık bir geşmişi olan geleneksel yapıdaki transistörlerin giderek sonu geliyor. Tamamen farklı şekilde çalışacak yeni cihazlar ve materyaller düşünmek zorundayız." dedi.






Araştırmacılar teknolojinin gelişmesine bağlı olarak uzun zamandır büyük ölçüde materyallere bağlı olarak iletkenliği artırmanın yollarını arıyor. Stuart Parkin'in araştırma takımı ilk kez yalıtkan olan metal okside, oksijen iyonları ekleyerek iletken bir hale dönüştürdü.

 

Deney sonrasında Stuart Parkin; " Ortaya çıkan sonuçtan şuan için çok memnunuz ama teknolojinin gelişmesine bağlı olarak iletken metal oksidin yerine kullanılabilecek herhangi bir materyal bütün denge kuramını baştan yaratabilir. " dedi. Bu tarz transistörler, teoride,  "Sıvı ve İyon Akışları İçinde" çalışan insan beynini taklit edebilecek.
 



Transistörlerin Çalışma Prensibini aşağıdaki video da izleyebilirsiniz:


 

İnsan Beyninden Esinlenerek Geliştirilen Mikroçip | Neurogrid


İnsan beyni gizemlerle dolu engin bir okyanus. Onu çözebilmek için bilim adamları uğraşmaya devam ediyor. Henüz çok az bir kısmını çözebildiler. Ancak beyin çözülemese de taklit edilebilir mi? Stanford Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi insan beynini taklit edebilen ve standart bilgisayarlardan 9000 kat daha hızlı çalışan yeni bir mikroçip üretti. Haberin detayları yazımızın devamında.







İşte Stanford Üniversitesi’ndeki bu ekip 16 adet "neurocore" denen özel olarak tasarlanmış yongaları kullanarak Neurogrid’i oluşturdular. Bu "neurocore" denen yapılardan her biri insan beyninin içindeki milyonlarca nöron arasında meydana gelen milyarlarca sinaptik bağlantıyı kontrol edebilecek kapasitede bir yapı. Bu bağlantılardan bazıları mikroçip üzerinde devreyi bölüşerek çalışıyor ve normal bir bilgisayardan 100 000 kat daha verimli. Ayrıca Neurogrid çoğu uygulamalar için modern bilgisayarlardan 9000 kat daha hızlı. 16 neurocore’dan oluşan tüm çip sadece bir iPad büyüklüğünde.

Araştırma ekibi Neurogrid’i protez teknolojisinde de kullanmanın yollarını arıyor. Fikir şu ki; hareketleri değerlendirip kol ve bacaklara daha iyi kontrol imkanı sağlayan bu mikroçipi felçli bir insanın beynine yerleştirebilmek. Neurogrid mikroçipin tek dezavantajı şuan için maliyetinin yüksek olması.







Ayrıca Neurogrid’i yapılandırma amacında daha kolay yapılmasına olanak sağlayan yeni bir yazılım geliştiriliyor. Araştırma ekibi, robotik ve sibernetik alanında Neurogrid’in gerçek ve işe yarayabilir bir çözüm olacağını umuyorlar.
Neurogrid’in yapımı, şuan için 40 000 dolar kadar maliyeti gerektiriyor. Fakat Stanford Üniversitesi’ndeki araştırma ekibi, ileride yeni fabrikasyon teknikleriyle bu fiyatın 400 doların altına düşeceğine inanıyor.

Roketlerde Elektrik ve Manyetizma Kullanımı



Günümüzde birçok gelişmiş ülke roket itkisinde kullanılmak üzere elektrik ve manyetizma üzerinde çalışıyorlar. Son yıllarda yaptığı adımlarla Tübitak’ta Hale projesiyle bu ülkelerin arasına bizi soktu. Projenin tamamlanmasının 2018 yılını bulacağı tahmin ediliyor. Peki bu pek yeni olmasada yeni yeni bilim insalarının uğraşmaya başladığı teknoloji nasıl çalışıyor, kimyasal tepkimeler dururken elektrikte nereden çıktı? Neden bu tür bir itkiye ihtiyacımız var ? Bütün bu soruların cevabını teknik bilgimizde bulabilirsiniz.




Temel  roket mantığı tamamen momentum korunumu yasasına ve Newton’un etki tepki yasasına göre oluşturulmuştur. Egzozdan atılan maddenin momentumundaki değişme rokete bir itme kazandırır. Bunu matematiksel olarak ifade eden  Tsiolkovsky’ nin ilk olarak düşündüğü iyon hareketiyle itki kazandırma, çok düşük kütleli olan elektronların kullanılmasından dolayı başarısız olmuştur. Fakat son yıllarda elektron yerine daha ağır olan protonlar yani artı yüklü iyonlar kullanılmasıyla çok daha başarılı olmuştur. 






Burada prensip belirli bir elektrik alan içerisindeki hareketli parçacığa etki eden manyetik kuvvetin kazandırdığı ivmeyle itki sağlamadır. İki negatif gerilime sahip plaka arasına (biri çıkarma diğeri ivmelendirme plakası) konulan bir manyetik kuvvetten etkilenen gazla, önce çıkarma plakasından salınan elektronlarla gaz atomlarının elektronları itilip sonra, protonların bu levhalar arasında hızlandırılması ilkesidir. 
         
Yukarıda görüğünüz roket, İyon motorlarını ilk kullanan roket Deep Space 1 adlı uzay aracıdır(1998). Fakat bu motorlarda en büyük problem kullanınlan voltajın çok yüksek oluşudur. Bunu çözmek için Rusların geliştirdiği Hall etkili motorları ortaya çıktı. Manyetik alan içerisinde bulunan ve üzerinden akım geçen bir iletken boyunca gerilim (Hall gerilimi) oluşması olayına Hall etkisi denilmektedir. Bu motorlarda gazdan alınan elektronların düz bir şekilde değilde(düz bir şekilede artı yüklü iyonların tersi yönünde bir beam akımı oluşur),  spiral bir şekilde ilerlemesi voltaj ihtiyacını beş altı kat düşürüyor. 





Kimyasal yakıtlı motorlarda çok daha büyük miktarda kuvvet sağlansada, iyon motoruna  göre  itkinin depolanması oldukça zor. Kimyasal yakıtlı motorlar kısa süre içinde kullanılırken iyon motorları yıllarca kullanılabilir. Hem Hall etkili motorlarda hem de iyon motorlarında ortalama  83 mNluk(mili newton) bir kuvvet elde ediliyor ki bu kuvvet neredeyse  bozuk paraların ağırlığıyla eşit miktarda. Bu motoların kullanımı, kalkış kısmından ziyade, uyduların , roketlerin yada herhangi bir uzay aracının yörünge veya yön değişikliği gibi kontrol edilebilir küçük kuvvetler gerektiren işlevlerde kullanılıyor.

Esp32 İle TV Tuner Radio Alıcısı

 Yıllar evvel aklıma gelen bir proje rf sinyallere olan merakım giderek artıyor ve şimdiki pcb üretimimde rf antenler konusuna bir tık daha ...